Eserleri » Özet Olarak İbadet Hükümleri
Arama:
← Humus Hükümleri
Emri Maruf ve Nehyi Münker Hükümleri
En önemli dini vaciplerden biri de emri maruf (iyiliği emretmek) ve nehyi münker (kötülükten men etmek)dir. Yüce Allah şöyle buyurmuştur: “İçinizden hayra çağıran, iyiliği emredip kötülüğü meneden bir topluluk bulunsun. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir.” (Ali İmran 104)
Yüce Peygamberimizden (s.a.a) şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: “Ümmetim iyiliği emredip kötülükten menettikleri ve iyilik üzere yardımlaştıkları sürece hep hayır üzere olacaktır. Ne zamanki bunu yapmazlarsa onların bereketleri kalkar; bir kısmı diğer bir kısmı üzerine musallat olur da onlara ne yeryüzünde ne de gökyüzünde hiçbir yardımcı bulunmaz.”
Emirulmuminin İmam Ali’den (a.s) şöyle buyurduğu nakledilmiştir: “İyiliği emredip kötülükten menetmeyi sakın bırakmayın ki kötüleriniz size musallat olur, sonra dua edersiniz ama duanız kabul edilmez.”
164. Mesele: Emri maruf ve nehyi münkerin aşamaları vardır:
Birinci aşama: Yapacağı bir hareketle kendisinin kalben iyiliğin terk edilmesi veya kötülüğün işlenmesinden rahatsız olduğunu göstermelidir.
İkinci aşama: Dille ve söylemle iyiliği emredip kötülükten menetmelidir; bu nasihat ve irşatla olabileceği gibi farklı bir yöntemle de olabilir.
Üçüncü aşama: İyiliğe yöneltmek veya kötülüğü terk ettirmek için fiili şekilde harekete geçmek; kulak çekmek, dövmek, zindana atmak vb.
Şunu belirtmekte fayda vardır: Bu aşamaların her birinin şiddet ve zayıflık cihetinden çeşitli dereceleri vardır. Mükellef öncelikle birinci ve ikinci aşamadan başlamalıdır; elbette öncelikle eziyeti az ama etkisi çok olan yöntemi kullanmalı, sonra şiddeti fazla olan dereceye geçmelidir.
Birinci ve ikinci aşama etkili olmazsa sıra üçüncü aşamaya gelir. İyiliği terk eden veya kötülüğü işleyen birine fiziki müdahalede bulunabilmek için şer’i hâkimden izin alınmalıdır. Burada da eziyeti en az olan yöntemle başlamalıdır; eğer bu etkili olmazsa daha şiddetli olan yönteme sıra gelir. Elbette bu şiddet yaralama ve kırmaya yol açmamalıdır.
165. Mesele:Emri maruf ve nehyi münker, aşağıdaki şartların bulunması halinde vacip olur:
1- İyiliği emreden ve kötülükten meneden kişinin, maruf ve münkeri (iyi ve kötüyü) tanıması gerekir.
2- Emir ve nehiyde bulunmasının, hata işleyen kişi üzerinde etki edeceği ihtimalini taşımalıdır. Eğer karşı tarafın kendisinin emir ve nehyine asla aldırış etmeyeceğini biliyorsa ikinci ve üçüncü aşama vacip olmaz. İhtiyatı vacip olarak sadece birinci aşamayla yetinmelidir. Yani onun kötü işinden ve iyiliği terk edişinden duyduğu rahatsızlığı, onda etki etmeyeceğini bildiği halde göstermelidir. Bu, Peygamberimizin (s.a.a) emrine uymanın bir gereğidir. İmam Ali (a.s) o hazretten şöyle nakletmiştir: “Resulullah (s.a.a) bize, günah ehline karşı asık suratlı şekilde davranmamızı emretti.”
3- Hata yapan kişi, haram işi veya vacibi terk etmeyi sürdürme kastı taşımalıdır. Eğer birinin – bir kez olsa dahi – haram işleme veya vacibi terk etme niyetinde olduğunu biliyor isek; vacibe aykırı davranışı gerçekleştirmeden önce ona iyiliği emredip kötülükten menetmek vaciptir.
4- Hata işleyen kişi, işlediği haram veya terk ettiği vacip konusunda mazur olmamalıdır.
5- İyiliği emreden veya kötülükten meneden kişinin, bu vacibi yerine getirmesi halinde kendisinin veya diğer Müslümanların canına veya namusuna veya mallarına ciddi ve kayda değer bir zarar getireceği endişesi olmamalıdır.
İşlerin başında da sonunda da hamd Allah’a mahsustur. Allah’ın salat-u selamı Hz. Muhammed’e ve onun pak Ehlibeytine olsun.
← Humus Hükümleri
Yüce Peygamberimizden (s.a.a) şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: “Ümmetim iyiliği emredip kötülükten menettikleri ve iyilik üzere yardımlaştıkları sürece hep hayır üzere olacaktır. Ne zamanki bunu yapmazlarsa onların bereketleri kalkar; bir kısmı diğer bir kısmı üzerine musallat olur da onlara ne yeryüzünde ne de gökyüzünde hiçbir yardımcı bulunmaz.”
Emirulmuminin İmam Ali’den (a.s) şöyle buyurduğu nakledilmiştir: “İyiliği emredip kötülükten menetmeyi sakın bırakmayın ki kötüleriniz size musallat olur, sonra dua edersiniz ama duanız kabul edilmez.”
164. Mesele: Emri maruf ve nehyi münkerin aşamaları vardır:
Birinci aşama: Yapacağı bir hareketle kendisinin kalben iyiliğin terk edilmesi veya kötülüğün işlenmesinden rahatsız olduğunu göstermelidir.
İkinci aşama: Dille ve söylemle iyiliği emredip kötülükten menetmelidir; bu nasihat ve irşatla olabileceği gibi farklı bir yöntemle de olabilir.
Üçüncü aşama: İyiliğe yöneltmek veya kötülüğü terk ettirmek için fiili şekilde harekete geçmek; kulak çekmek, dövmek, zindana atmak vb.
Şunu belirtmekte fayda vardır: Bu aşamaların her birinin şiddet ve zayıflık cihetinden çeşitli dereceleri vardır. Mükellef öncelikle birinci ve ikinci aşamadan başlamalıdır; elbette öncelikle eziyeti az ama etkisi çok olan yöntemi kullanmalı, sonra şiddeti fazla olan dereceye geçmelidir.
Birinci ve ikinci aşama etkili olmazsa sıra üçüncü aşamaya gelir. İyiliği terk eden veya kötülüğü işleyen birine fiziki müdahalede bulunabilmek için şer’i hâkimden izin alınmalıdır. Burada da eziyeti en az olan yöntemle başlamalıdır; eğer bu etkili olmazsa daha şiddetli olan yönteme sıra gelir. Elbette bu şiddet yaralama ve kırmaya yol açmamalıdır.
165. Mesele:Emri maruf ve nehyi münker, aşağıdaki şartların bulunması halinde vacip olur:
1- İyiliği emreden ve kötülükten meneden kişinin, maruf ve münkeri (iyi ve kötüyü) tanıması gerekir.
2- Emir ve nehiyde bulunmasının, hata işleyen kişi üzerinde etki edeceği ihtimalini taşımalıdır. Eğer karşı tarafın kendisinin emir ve nehyine asla aldırış etmeyeceğini biliyorsa ikinci ve üçüncü aşama vacip olmaz. İhtiyatı vacip olarak sadece birinci aşamayla yetinmelidir. Yani onun kötü işinden ve iyiliği terk edişinden duyduğu rahatsızlığı, onda etki etmeyeceğini bildiği halde göstermelidir. Bu, Peygamberimizin (s.a.a) emrine uymanın bir gereğidir. İmam Ali (a.s) o hazretten şöyle nakletmiştir: “Resulullah (s.a.a) bize, günah ehline karşı asık suratlı şekilde davranmamızı emretti.”
3- Hata yapan kişi, haram işi veya vacibi terk etmeyi sürdürme kastı taşımalıdır. Eğer birinin – bir kez olsa dahi – haram işleme veya vacibi terk etme niyetinde olduğunu biliyor isek; vacibe aykırı davranışı gerçekleştirmeden önce ona iyiliği emredip kötülükten menetmek vaciptir.
4- Hata işleyen kişi, işlediği haram veya terk ettiği vacip konusunda mazur olmamalıdır.
5- İyiliği emreden veya kötülükten meneden kişinin, bu vacibi yerine getirmesi halinde kendisinin veya diğer Müslümanların canına veya namusuna veya mallarına ciddi ve kayda değer bir zarar getireceği endişesi olmamalıdır.
İşlerin başında da sonunda da hamd Allah’a mahsustur. Allah’ın salat-u selamı Hz. Muhammed’e ve onun pak Ehlibeytine olsun.