Büyük Taklid Merci'i Sayın Seyyid Ali Hüseyni Sistani’nin Bürosunun Resmi İnternet Sitesi

Eserleri » Tam İlmihal

2) Maden → ← HUMUS HÜKÜMLERİ

1) KazanÇ (Kâr)

1722- Ticaret, sanat veya örneğin bir ölünün kazaya kalan namaz ve oruçlarını yerine getirerek ecîr olmak gibi diğer kazanç yolları ile bir mal elde eden kimsenin kazandığı bu mal, kendisinin ve ailesinin yıllık ihtiyacından fazla olursa, artan kısmın humusunu, yani beşte birini ilerde açıklayacağımız usûle göre vermesi gerekir.

1723-
Kazanmak dışında başka bir yol ile elde edilen, bir sonraki hükümde istisna edilen yer hariç, örneğin kendisine bağışlanan mal yıllık ihtiyaçtan fazla olduğu takdirde humusunu vermelidir.

1724-
Kadının aldığı mihr, erkeğin talak karşılığı aldığı mala ve alınan diyeye humus lâzım gelmez. Aynı şekilde miras bölümünde muteber hükümlerle insana ulaşan mirasa humus yoktur. Fakat Şiî olan bir Müslüman’a “tasib”[61] yoluyla miras kalırsa, o mal kazançtan sayılır ve humusunu vermelidir. Aynı şekilde baba ve oğul dışında beklemediği bir yerden kendisine miras ulaşan mal yıllık ihtiyaçtan fazla olursa, farz ihtiyat gereği humusunu vermelidir.

1725-
Eğer bir kimse, kendisine ölüden kalan mirasın humusunun verilmediğini biliyorsa, onun humusunu vermelidir. Yine bu malın kendisinde humusun olmadığını, ama miras bırakan ölünün başka humus borcu olduğunu biliyorsa, ölünün verilmeyen diğer humus borcunu miras bırakılan maldan vermesi gerekir. Fakat miras bırakan adamın humusa inancı olmadığını veya humus vermediğini bilirse, varisin, ölünün üzerine farz olan humusu vermesi gerekmez.

1726-
Aza kanaat ederek bir şeyler biriktiren kimsenin biriktirdiği şeyler, yıllık ihtiyacından fazla olursa, humusunu vermelidir.

1727-
Masrafları başkası tarafından karşılanan bir kim-se, elde ettiği bütün malların humusunu vermelidir.

1728-
Bir kimse, bir mülkü belli fertlere örneğin, ken-di çocuklarına vakfedince, eğer onlar o mülkte ağaçlandırma veya ziraat yaparak yıllık ihtiyaçlarından fazla bir mal elde etmiş olurlarsa, kazandıklarının humusunu vermeleri gerekir. Aynı şekilde başka yoldan o mülkten istifade ederlerse, örneğin kirasını alırlarsa, yıllık ihtiyaçlarından fazla kalanın humusunu vermelidirler.

1729-
Bir fakirin keffaret, reddi mezalim gibi farz sadaka veya müstehap sadaka olarak aldığı mal, yıllık masrafından fazla olursa veya verdikleri maldan kazanç elde ederse, örneğin verilen ağaçtan meyve elde ederse ve yıllık masraflarından fazla kalırsa, farz ihtiyat gereği humusunu vermelidir. Fakat hak ettiği için kendisine verilen humus ve zekâtın humusunu vermesi gerekmez. Ama onların kazancı yıllık masraflardan fazla kalırsa, humusu vardır.

1730-
Bir kimse, humusu verilmemiş bir paranın aynıyla (=bizzat kendisiyle) bir şey satın alır, yani satıcıya, "Bu malı, bu parayla satın alıyorum." der ve satıcıda 12 imam Şiî’si olursa, muamele bütün mal için sahihtir. Bu parayla aldığı mala humus gelir ve şer’i hâkimin izin ve imzasına gerek yoktur.

1731-
Bir malı satın alan kimse, alış verişten sonra, aldığı şeyin ücretini humusu verilmemiş paradan verirse, muamele sahihtir. Satıcıya verdiği paranın humusunu, humus sahiplerine borçlanır.

1732- 12
İmam Şiîsi humusu verilmemiş bir malı satın alırsa, malın humusu satıcıya aittir. Alıcıya bir şey gelmez.

1733- 12
İmam Şiî’sine humusu verilmemiş bir şey bağışlanırsa, o şeyin humusu bağışlayanın üzerinedir. Alana bir şey gelmez.

1734-
Humusu verilmemiş bir mal, kâfirden veya humusa inancı olmayan bir kimseden insanın eline geçerse, humusunu vermesi farz değildir.

1735-
Tüccar, esnaf, sanatkâr ve benzeri kimseler, yıllık ihtiyaçlarının fazlasının humusunu, işe başladıkları tarihten bir yıl sonra vermeleri gerekir. Aynı şekilde yılın belli dönemlerinde geliri olan hatip ve benzeri şahısların kazançları yıllık giderlerini fazlasıyla görürse, fazlalığa humus gelir. Giderlerini karşılamak için belirli bir mesleği olmayıp, halkın veya devletin yardımını alan, ya da beklenmedik bir kazanç sağlayan kimse, kazanç sağladığı zamandan bir yıl geçtikten sonra, yıllık giderlerinden artan fazlalığın humusunu vermelidir. Her kazanç için ayrı bir yıl hesaplayabilir.

1736-
İnsan, kazanç elde ettiği malın humusunu, yılın herhangi bir gününde verebildiği gibi yılın sonuna kadar bile humus verme işini erteleyebilir. Fakat yılın sonuna kadar ona ihtiyacı olmayacağını bilirse, farz ihtiyat gereği hemen humusunu vermelidir. Humus vermek için, [hicrî kamerî aylardan olduğu gibi] hicrî şemsî aylardan birini kendisine humus yılı olarak tayin edebilir.

1737-
Bir kazanç elde eder ve humus yılı içinde ölürse, ölüm anına kadar yapılan masraflar kazancından düşülür, geriye kalan kısmın humusu hemen verilir.

1738-
Ticaret amacıyla aldığı malın değeri yükselince, eğer onu satmaz ve sonradan aynı yıl içinde değeri düşerse, yükselen miktarın humusunu vermek ona farz değildir.

1739-
Ticaret amacıyla aldığı bir malın değeri yükselince, eğer daha da yükseleceği ümidiyle üzerinden bir yıl geçene kadar onu satmaz ve sonradan da değeri düşerse, farz ihtiyat gereği yükselen değerin humusunu vermek o kimseye farzdır.

1740-
Sermaye dışında humusu verilmiş olan bir malı satın alarak veya benzeri yoldan alır ve değeri yükseldikten sonra satarsa, yükselen değerin yıllık masrafından fazla kalan kısmının humusunu vermelidir. Aynı şekilde örneğin ağaç meyve verir, veya etinden faydalanmak için sakladığı koyunun eti fazlalaşırsa, fazlalık kısmının humusunu vermelidir.

1741-
Humusunu verdiği veya üzerine humus gelmeyen parayla değer kazanınca satmak amacıyla bir bağ ihdas ederek meyve yetiştiren kimse, meyvelerin, ağaçların gelişmesinin, yeni yetişen fidanların veya kesilip istifade edilebilecek kurumuş dallarının ve bağın değerinin fazlalığının humusunu vermelidir. Fakat ihdas etmekten maksadı, o bağın meyvelerini satarak ücretinden yararlanmak olursa, değerinden fazla olan kısmın humusu yoktur, geri kalan kısmın humusunu vermelidir.

1742-
Eğer bir kimse söğüt, çınar ve bunlara benzer diğer ağaçları dikerse, her yıl fazlalaşan miktarın humusunu vermelidir. Genellikle her yıl kesilen dalları, yıllık giderden fazla kalırsa humusu verilmelidir.

1743-
Bir kimse, birden fazla gelir kaynağına sahip olur örneğin, sermayesiyle bir miktar şeker ve bir miktarda pirinç alırsa, bu ticaretlerin kaynağı gelir-giderleri, sermayesi, kâr ve zararı aynı olursa, yılsonunda yıllık giderinden fazla kalanın humusunu vermelidir. Bir bölümden kâr eder diğerinden de zarar ederse, zarar ettiği bölümün zararını kâr ettiği bölümden karşılayabilir. Ama kaynaklar farklı olursa, örneğin hem ticaretten hem de çiftçilikten geliri olursa veya kaynaklar bir fakat gelir-giderleri ve hesapları ayrı olursa; bu durumda farz ihtiyat gereği, birinin zararını diğerinden karşılayamaz.

1744-
Kâr elde etmek için yapılan masraflar, örneğin arabulucu ve taşına giderlerini, alet ve araçlarının eksikliklerini karından alabilir, o miktarın humusu yoktur.

1745-
Kazançlarından yemek, elbise, ev eşyası, ev alımı, evlilik, kız çocuğuna çeyiz hazırlamak, [örneğin, Hz. Peygamber ve Ehlibeyt İmamlarının türbelerini] ziyarete gitmek ve benzeri işler gibi sene içinde yapılan masraflar, halkın nazarında toplumsal durumunun üzerinde bir harcama sayılmazsa, onlara humus lâzım gelmez.

1746-
İnsanın adak ve keffaret için yaptığı masraflar, yıllık ihtiyaçlarından sayılır. Yine başka birine bağışladığı veya ödül olarak verdiği mal da, toplumsal durumuna uygun olduğu takdirde, yıllık giderlerinden sayılır.

1747-
Kızın çeyizini birkaç yıl içerisinde yavaş yavaş hazırlamak yaygınsa ve zamanında hazırlamamakla da olsa, toplumdaki konumuna zarar verecekse, o yılki kazancından şanından fazla olmayacak şekilde, bir miktar çeyizini temin eder ve o miktar normal olarak bir yıllık giderinden sayılacak şekilde olursa, o miktarın humusunu vermesi gerekmez. Fakat şanından fazla olursa veya bu yılki kazancından gelecek yılın çeyizini alırsa, onun humusunu vermelidir.

1748-
İnsanın hac ve diğer ziyaret yolculuklarında harcadığı mal, yıllık giderinden sayılır. Yolculuğu bir sonraki yılın bir miktarını da kapsayacak şekilde uzarsa, bir sonraki yıldaki harcamalarının humusunu vermelidir.

1749-
Alış veriş veya ticaret yolu ile bir mal kazanan kimsenin, humusu farz olmayan başka bir malı olsa bile, yıllık masraflarını sadece alış veriş veya ticaretle elde ettiği kazanç üzerinden hesap edebilir.

1750-
Bir kimse, kazancından yıllık ihtiyacı için bir miktar gıda maddesi alır, o da sene sonunda fazla gelirse, onun humusunu vermesi gerekir. Değer olarak onun bedelini vermek istediğinde de, eğer satın aldığı zamana oranla değer kazanmış olursa, sene sonunun fiyatı üzerinden hesaplayarak humusunu vermelidir.

1751-
Bir kimse, humusunu vermeden önce kazandığı mal ile ev eşyası alır ve gelir yılından sonra ona ihtiyacı kalmazsa, humusunu vermesi gerekmez. Aynı şekilde sene içinde ihtiyacı kalmazsa hüküm aynıdır. Fakat kışlık ve yazlık elbise gibi genellikle sonraki yıllarda kullanılan eşyalardan olursa, humusu yoktur. Bu şeylerin dışında olan eşyalarda sene içinde ihtiyaç duyulmazsa, farz ihtiyat gereği humusu verilmelidir. Kadınların onlarla süslenme zamanı geçmişse, kadın süs eşyalarının da humusu yoktur.

1752-
Yıl boyunca hiç bir kazanç sağlamayan kimse, o yılın masraflarını gelecek yılın kazancından düşemez.

1753-
Yılın ilk başında kazanç sağlamadığı için sermayeden bir şeyler harcamış olan kimse, yıl tamamlanmadan önce kazanç sağlamış olursa, sermayeden azalan miktarı bu kazançtan düşebilir.

1754-
Sermayenin bir kısmı ticaret ve benzeri şeyde yok olursa, sermayeden azalan miktarı aynı yılın kazancından alabilir.

1755-
Sermaye dışındaki mallardan bir şey yok olursa, aynı yıl içerisinde o mala ihtiyaç duyarsa, yıl içinde elde ettiği kazançtan onu temin edebilir, humusu da yoktur.

1756-
Yıl boyunca herhangi bir kazanç elde edemediğinden dolayı yıllık ihtiyaçları için borçlanan kimse, bu borçlarını gelecek yılların kazancından kesip humusunu ödememezlik edemez. Fakat yıl içerisinde giderleri için borçlanır ve yıl içerisinde kazanç elde ederse, borcunu kazancından ödeyebilir. Birinci kısımda da, borcunu yıl içerisindeki karından ödeyebilir. O kısmın humusu da yoktur.

1757-
Eğer malını artırmak veya ihtiyacı olmayan bir mülkü almak için borç alırsa, [humusunu vermeden önce] elde ettiği kazancından bu borcunu öderse, yıl dolduktan sonra o malın humusunu vermelidir. Fakat borçlandığı veya borçla aldığı mal yıl içerisinde yok olursa humusu yoktur.

1758-
İnsan üzerine humus gelen maldan o malın humusunu verebilir veya farz olan humusu, humusu verilmiş paradan ödeyebilir. Ama humus farz olmamış başka bir maldan ödemesi sakıncalıdır. Şer’i hakimin izniyle caiz olur.

1759-
Bir kimse, üzerine farz olan ve üzerinden bir yıl geçen malın humusunu vermediği müddetçe, o malda tasarruf edemez.

1760-
Humus vermesi gereken bir kimse, o malın humusunu zimmetine alamaz, yani kendisini humus sahiplerine borçlu sayarak malın tamamında tasarruf edemez. Eğer o malda tasarruf eder ve o da telef olursa, onun humusunu vermesi gerekir.

1761-
Humus borcu olan bir kimse, şer'î hâkimle anlaşıp [humusunu borca çevirerek] malın tümünde tasarruf edebilir. Dolayısıyla böyle bir anlaşmadan sonra, o maldan elde edilen kazançlar o şahsın kendisine aittir. O şahıs da ihmal etmeden yavaş yavaş borcunu ödemelidir.

1762-
Birisiyle ortak olan kimse, kazançlarının humusunu verdiği hâlde ortağı, üzerine düşen humusu vermemiş olursa, eğer ortağı gelecek yılın sermayesi için humusu verilmemiş maldan şirketin sermayesine katmış olursa, (humusunu veren) birinci şahıs -on iki İmam Şiâ’sı olursa- ortak sermayeden tasarruf edebilir.

1763-
Bulûğa ermemiş olan bir çocuğun hediye yoluyla da olsa kazancı olursa, yıl içerisinde onun masrafları için kullanılmazsa, o mala humus gelir. Çocuğun velisi o malın humusunu vermelidir. Vermezse, kendisi ergenlik çağına ulaştıktan sonra ödemelidir.

1764-
Başkasından bir mal insana ulaşırsa ve o malın humusunu verip vermediğini bilmezse, onda tasarruf edebilir. Hatta humusun vermediğini bilse bile, karşı taraf humus veren biri değilse ve alan da on iki İmam Şia’sı ise, onda tasarruf edebilir.

1765-
Yıl içerisinde kazancından, yıllık gider ve ihtiyaçlarından sayılmayan bir şey alırsa, yıl dolduktan sonra onun humusunu vermelidir. Humusunu vermez değeri de yükselirse, o anki değerini göz önüne alarak humusunu vermelidir.

1766-
İnsan bir şey alır ve üzerinden bir yıl geçen humuslu parayla da ödeme yaparsa, o şeyin değeri yükselirse, eğer o şeyi değeri yükseldikten sonra satmak için almamışsa, örneğin bir araziyi ziraat için satın almışsa, ödediği miktarın humusunu vermelidir. Humusu verilmemiş parayı satana vermiş, kendiside bu yeri şu parayla alıyorum demişse, o şeyin şu anki değerinin humusunu vermelidir.

1767-
Mükellef olduğundan beri veya birkaç yıl hiç humus vermemiş olan kimse, elde etmiş olduğu kazançla ihtiyacı olmayan bir şeyi satın alırsa, satın aldığı şeyin üzerinden bir yıl geçince, onun humusunu vermelidir. Ama aldığı şey, ev eşyası ve ihtiyaç duyduğu diğer şeyler gibi toplumsal durumuna uygun bir şekilde olur, o eşyaları da kazanç elde ettiği yıl içinde aldığını ve aynı yıl içerisinde onları kullandığını kesin olarak bilirse, üzerine humus lazım gelmez. Ama bilmezse, farz ihtiyat gereği şer'î hâkimle anlaşması gerekir. Örneğin ondan humusun farz olduğuna %50 ihtimal verirse, o şeyin %50 humusunu vermelidir.
2) Maden → ← HUMUS HÜKÜMLERİ
العربية فارسی اردو English Azərbaycan Türkçe Français